13 Ağustos 2017, Pazar
Hava
çok esmese de, rüzgara açık bir koyda geceleyince solugan rahatsız ediyor.
Özellikle de ikinci kaptanı… Hal böyle olunca, biz de “Tebdili mekanda ferahlık
vardır” deyip topluyoruz demirimizi Chrisi Akti’den, kahvaltı bile etmeden. İstikamet
gündoğusuna kapalı Vathi Beach, mesafe 4,5 deniz mili.
Bir
saatlik makine seyri ardından çıpamızı Vathi Beach’in zümrüt yeşili sularına
bıraktığımızda saat 11:50 olmuş bile. ( 40.745045°,
24.767172° ) Demiri kontrol etmek için
dalıyorum; tutmuş ama gece rahat uyunacak kadar değil. Koy küçük olduğundan
demir tazelemek de manasız. Hava şimdilik sakin nasılsa…
Zamanı
geldi deyip kahvaltı soframızı kuruyoruz havuzluğa. Açık havada da ne yeniyor!
Arılarla paylaşıyoruz kahvaltı keyfimizi, mecbur! Ne de olsa biz yolcuyuz bu
adada, onlar hancı.
Kahvaltıdan
sonra altımızdaki zümrüt suların tadını çıkartmaya başlıyoruz uzun uzun. Yüzmek
ne iyi geliyor! Keşif turu atmak için karaya çıkıyoruz yüzerek. Adına Vathi
Beach demişler ama aslında ne bir plaj, ne bir işletme, ne bir tesis var
burada. Yemyeşil çam ağaçları ile çevrili küçük bir kumsal sadece. Kumsalın
ardında da, eskiden küçük bir otel veya bir pansiyon olan terk edilmiş iki
katlı bir bina. Koyda bizden başka 3-5 tekne daha demirde. Zaten başka da
almaz. Kumsalda havlusunu sermiş 3-5 kişi. Tam kafa dinlenecek yer; doğanın
koynunda sükunet…
Bir
iki tur teknesi geliyor yüzme molası için, bir iki de kiralık yelkenli.
Bilmeyenin gelmediği bir yer gibi burası. Zaten karayolu da yok buraya kadar
gelen. Son birkaç yüz metreyi yürümeyi göze alırsanız, toprak bir yol var
sadece belli bir yere kadar inen. Belki de ondan bu kadar doğal kalmış, kim
bilir? Tekneye dönerken, bu sefer de yüzerek keşfe çıkıyoruz tüm koyu. Zümrüt
yeşili suların keyfini sürüyoruz…
Yüzmekten
yorulunca havuzlukta kitap-kahve keyfine başlıyoruz bu defa. Ne tuhaf! Koca kış
okuduğu kitaptan çok daha fazlasını okuyor insan şu kısacık seyir boyunca. Gerçekten
hayat gailesi mi acaba bunun sebebi, yoksa zamanım yok diye kendimizi mi
kandırıyoruz?
Birkaç
saat sonra, bu sefer botla çıkıyoruz karaya. Sahilden başlıyoruz yürümeye, keşfetmeye.
İyot kokusu çam kokusuna dönerken ormanın derinliklerinde kayboluyoruz. Etraf
mis gibi çam. Ağaçların arasından koyun manzarası kartpostal gibi, harika! Birkaç
fotoğraf çekmek şart oldu. Ne güzel bir coğrafya burası...
Akşama
doğru herkes birer birer gidiyor, bir tek biz kalıyoruz. Şu hava durumuna bir
daha bakmalı bu gece durumlar nasıl diye. Gece biraz sertleyecek gibi ama
sabaha kadar gün doğusu gösteriyor. Herkes gittiğine göre çapariz verecek kimse
de yok. Demiri tazeleyip gece burada kalsak olur gibi.
Ama öyle olmuyor! 2-3 knot gündoğusu esen
rüzgar havanın kararmasına 25 dakika kala bir anda yıldız-karayele drise edip
20-25 knotlara çıkınca Sanda’nın kıçını tehlikeli şekilde karaya yaklaştırıyor.
Koy yıldıza alabildiğine açık! Demir tazelemekle uğraşacağımıza ani bir kararla
demiri toplayıp 5 dakikada kendimizi koydan dışarı atıyoruz. Hemen kaçış
rotalarımıza bir göz atıyorum; Thassos ana liman, Limenas, 4,5 mil. Hava
kararıyor. Yolumuz en az bir saat. Normalde, bilmediğimiz denizlerde gece seyri
yapmamayı, bilmediğimiz limanlara gece girmemeyi tercih ediyoruz ama…
Haritayı
tekrar tekrar, dikkatle inceliyorum. Yolumuzun üzerinde bir koy daha var
aslında. Karayele kapalı Makriammos. Bu havada, daha önce hiç girmediğimiz ana
limana girmekten daha iyi bir fikir olabilir! Nasılsa yolumuzun üstü, geçerken
bir bakar değerlendiririz diye Makriammos’a dümen tutuyoruz. Vardığımızda,
karanlıkta bir tur atıp değerlendiriyoruz; demirde kalmak için yeterince geniş
bir koy, derinlikler de müsait. Haritadan anlaşıldığına göre dip tamamen kum. En
uygun yere, 4 metreye dikkatlice demirleyip güzelce seriyoruz zincirimizi. Demirimiz
tornistan testinden de geçince geceyi burada geçirmeye karar veriyoruz. ( 40.769796°,
24.727579° )
Gece
yarısına kadar gözüm sürekli bir demirde, bir rüzgar göstergesinde, bir hava
durumunda. Neyse ki rüzgar gittikçe hafifleyip karayelden günbatısına drise
etmeye başladı da gece demir nöbetine gerek kalmadan rahat uyuduk. Sallantı mı?
E biraz sallantı oldu tabii…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder