(Sayfa: 03) Paşalimanı - Avşa



26 Temmuz 2017, Çarşamba



           Paşalimanı beni pek açmadı. Sabah 6:00’da demiri toplayıp yola çıkıyorum. İstikamet Avşa. Mesafe 9 deniz mili. Acaba yolda kaşık mı çeksem? Saat erken, belki bu defa bir balık vurur.

           Kaşıkla uğraşırken bir anda derinlik alarmı çalmaya başladı! Daha kafamı kaldıramadan da o şerefsiz sürtme sesi! Salmanın ucunu dibe sürttüm. Aferiiin! Ama Allah’tan bir kayaya falan bindirmedik, eriştelik, kumluk olan bir sığlığa denk gelmişim. Hemen devri düşürüp iskele alabanda yapınca kafayı açığa verdim. Sürtme sesi sadece bir anlık duyuldu. Yırttım çok şükür!

           Ne oluyoruz yahu? Daha ilk günden yok sazlıklar dolanıyor, yok kıçtan takma çalışmıyor, yok salmayı sürtüyoruz? Hayırdır inşallah? Böyle giderse bitmez bu sefer!

           Avşa’ya vardım varıyorum derken saat 08:00 olmuş bile. Feribot iskelesini, iskeleden bordalayıp biraz daha aşağıya inince plajın biraz açığına demiri funda ediyorum. (40.504348°, 27.492103°) Hava hafif bir poyraz. Acaba küreklere kuvvet karaya çıksam mı? Dönüşte biraz zorlanır mıyım ki? Neyse, çıkayım da biraz yürüyeyim, kalabalığa karışayım.

           Avşa tıpkı benim yıllar önce bıraktığım gibi. Bir sebeple Ege’ye, Akdeniz’e inemeyen İstanbullular hep burada. Kumsalı, denizi güzel, davetkar. İskele meydanı, sokakları cıvıl cıvıl. İstanbullunun iki üç günlük tatili için biçilmiş kaftan. Benim hatun da beğenir. Getireyim bir gün, birlikte gezelim…

           Akşama kadar vakit geçiriyorum Avşa’da. Bir şeyler yiyorum önce. Sonra seriyorum havlumu plaja, bir güzel yüzüyorum.   

           Akşam olunca kayığa dönüyorum. Yarınki etap uzun, 40 deniz mili. Hedef Gelibolu. Hava bu gece fena değil ama yarın akşama doğru bozacak gibi.

Demirimi bir daha kontrol ediyorum, fena değil…  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder