"Yaşamak değil, beni bu telaş öldürecek" dediği gibi şairin, hepimizi almış bir telaş gidiyoruz; nereye
gittiğimizi bilmeden. Yapılacak işler birikmiş, her gün bir sonraki güne
devrediyor. Şöyle ayaklarımızı uzatıp bir keyif yapalım desek, aklımızın bir
ucunda yapılması gereken işler
listesi... Kemiriyor da kemiriyor. Dahası yetişemiyoruz... Şimdi bırakın her
şeyi bir kenara, telaşlarınızdan kurtulun, hayat akıp gitsin yakalamaya
çalışmayın. Unutmayın: siz kovaladıkça o daha da hızlı kaçacak! Ama bir yer
var, hayatın yavaş aktığı, telaşsız, sakin, huzurlu... İşte büyük sır! Bir yer
var...
Gelin,
siz de ortak olun bur sır'ra.
6
yaşında yüzmeyi öğrendim; kumdan kale yapmadım hiç. Suyun içine daldım daldım
çıktım onun yerine. Millet "aman bronzlaşayım" derdine düştüğü
çağlarda, uzanıp güneşlenmekten hep sıkıldım; yorulana kadar, hatta yorulsam
bile plaja geri dönüşe enerjim kalmayana kadar, yüzdüm. Günübirlik yat gezilerinde suya ilk atlayan bendim,
"hadi gidiyoruz, teknelere binin" diye yapılan çağrılara kulak
asmayan, ardından "hadi hanımefendi" diye özellikle seslenilen o kişi
de yine bendim! Ahmet -eşim- bir gün bana
yelkenli hevesinden bahsedince, -hiç yelkenli tekneye binmemiş olan ben-
"Aaa süper olur,ben çok severim" diyerek atladım.
Pişman değilim!
Gerisi
çorap söküğü gibi gelmedi elbet. Oturup ehliyet ve kurs için araştırmalar,
teknelere bakmalar, yelkenli tekne ile ilgili forum sitelerini, dergileri,
kitapları okumalar, bütçe hesapları, vazgeçmeler, hayal kurmalar, yine bütçe
hesapları, yine tekne bakmalar, yine vazgeçmeler, ve yine hayaller, hayaller...
Ve sonra bir bakmışız denizlerdeyiz!
İşin
özü hayallerdi sanırım. Hayallerinizde ısrarcı olursanız, neden olmasın?
Şimdi
hepinize tekrar "merhaba" diyerek, telaşlarımızdan sıyrılmaya davet
ediyorum. Niyetimiz, dil döndüğünce, kalem elverdiğince bizim serüvenimize ve
seyirlerimize sizi ortak etmek.
Dilerim;
bizler gibi sizler de keyif alırsınız.
Denizlerde
görüşmek umuduyla,
Pruvanız
neta, rüzgarınız kolayınıza olsun dostlar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder